29 Eylül 2011 Perşembe

DÜNYANIN EN TATLI KATALOĞU=)

İlk önce Tom Cruise ve Katie Holmes'un kızları Suri' nin kıyafetleri ile çocukların modayla iç içe yaşamasını şaşırarak izledik. Daha sonrasında da dünyanın en çok merak edilen ve takip edilen çifti David-Victoria Beckham çiftinin 4. bebekleri Harper Seven' ın doğumuyla çocuk ve trend kelimelerini aynı cümlede kullanır olduk. Öyle ki bu miniklerin tokaları bile Marc Jacobs imzalı... E durum böyle olunca, duruma ilgi de büyük olunca markalar, ardı ardına çocuk bölümlerine ağırlık vermeye başladı. 


H&M de bunlardan bir tanesi. Tasarımların güzelliğine inat, uygun ve ulaşılabilir fiyatlara sahip olan bu markanın çocuk kataloğuna bakma fırsatı buldum. İtiraf ediyorum hayatımda hiç bu kadar şirin bir lookbook görmemiştim=) Sizinle paylaşmadan geçmek istemedim. Eğer çocuk sahibiyseniz H&M minik afacanlar ve prensesler için muhteşem bir tercih=)


Fiyatlar uygun derken yanılmadım. Örneğin bu şirin hırkanın fiyatı 39,95.





Bu miniklerin şirinliklerini daha da arttıran bu katalog sizce de çok şeker olmamış mı?? Onların da bir stili var görüldüğü gibi=)




İstanbul İstinye Park AVM, İstanbul Forum AVM ve Ankara'da şubeleri bulunan H&M şu ara indirim günlerinde, benden söylemesi.
Read more ...

27 Eylül 2011 Salı

BU KIŞ 70'LER RÜZGARI ESECEK!

Her mevsim geçişlerinde, bir dolap temizlemesi yapılır. Geçen sene giymekten sıkıldığınız, darlaşan ya da bollaşan, modası geçmiş diye rafa kaldırdığınız kıyafetlerin giysi dolabınızdan afaroz edilme vaktidir yeni sezon zamanları. Ama daha bu yenilenme aşamasını tamamlamadıysanız ve yazlıklar bir kenara kaldırılmayı, kışlıklar bir el atıp düzeltilmeyi bekliyorsa, hatta demin bahsettiğim 'vedalaşma' seremonisi yaşayacağınız kıyafetleriniz de sıradaysa durun, vedalaşmayın! Çünkü gün geliyor devran dönüyor, modası geçti trend dışı diye dışladığınız kıyafetleriniz dolabınızın baş köşesini işgal ediyor. Örnek mi? İşte 2011- 2012 sonbahar/kış kreasyonları resmen 70'lere dönüş yaptı. Bakın bu sezon 70'lerle 2000'ler karışımı, bize neler sunuyor...


Öncelikle bu kış içimiz açılacak, onu söylemeliyim. Yaz aylarının o cıvıl cıvıl, rengarenk havasından; kış aylarının kasvetli havasına geçiş bana hep zor gelmiştir. Ama bu sene böyle olmayacak! Yazın vazgeçemediğimiz rengarenk yeşiller, sarılar ve hatta turuncular kış aylarında da bizimle. Hatta şu sonbahar ayları için de muhteşem kurtarıcı görevini almışlar. 


Yukarıdaki skinny pantolonlar, üzerine salaş bir beyaz gömlek ya da yine bol t-shirt ile kombinlenip, 'özensiz şıklık' tarifine uygun bir şekilde sokağa adım atmak için ideal.


Renkler tabi ki pantolonlar ile sınırlı değil. Vazgeçemediğimiz blazer ceketlerimiz de renklenmiş, çok da güzel olmuş. Bir blazer müdavimi olarak bu haber en çok beni ilgilendiriyor herhalde:)



Yalnız bu sezonun en ağır topları ne diye soracak olursanız, ezber bozan ve 70'lerin ruhunu yansıtan pantolonları tek geçmemem imkansız derim! Pantolon kavramımız düşük belden yüksek bele, dar paçadan bol paçaya, düz kesimden ispanyol kesime doğru bir U dönüşü yapmış vaziyette. Peki şikayetçi miyiz? Tabi ki hayır! Hatta ben, bacak boyumu daha da kısaltan düşük bellerden kurtulduğum için; belimi incecik gösteren ve boyumu göz yanılmasıyla daha uzun gösteren yüksek bellere kavuştuğum için, ne yalan söyleyeyim çok mutluyum:)




Blake Lively'nin yukarıdaki stilinin en özel parçası bana göre hem rengiyle hem de modeliyle bu pantolon olmuş. Bu sezon sık sık rastlayacağımız bu bol pantolonlar, 70'lerin stilinden esinlenerek günümüze tekrar taşınmış. Blazer ya da deri ceketlerle kombinlenip, platform topuklarla tamamlanabilecek bu pantolon tarzları, hem zevkinizi konuşturmanıza hem de basen ya da göbek gibi fazlalıkları kamufle etmeye mükemmel bir fayda sağlıyor. Blake Lively bu pantolonu nereden almış bilmiyorum ama ben bir tane buldum bile! Zara mağazasından bir tane edinmeyi başardım:) 


Bebe yakalar da geri dönüş yapanlar arasında...


Ve yağmurlu sonbahar günlerinin vazgeçilmezleri trençkotlar! Onlar da değişimden nasibini almış görünüyorlar, baksanıza boyları uzamış:)








Read more ...

22 Eylül 2011 Perşembe

BAKIMLI KADIN OLMAK ZOR DEĞİL

'Çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır' klişesini duymayan yoktur. Ve şahsen benim altına imzamı atabilecek kadar desteklediğim bir laftır. Peki kendimizi bu kadar şartladığımız bakımlı kadın olmak ne demektir, neyi anlatır? 


1. İlk şart temiz bir cilt. Ne kadar fondöten veya kalıp gibi bir pudrayla kapatmaya da çalışsanız, nefes almayan, kapalı gözeneklerle dolu bir cilt mutlaka kendini belli eder. Haftada bir, yüzünüzü tüm haftanın makyaj ve diğer kalıntılardan kurtarmak için yapacağınız peelingle cildinizin nefes almasını sağlayabilirsiniz. Eğer evde ve doğal ürünlerle bir peeling işlemi gerçekleştirecekseniz, yatmadan önce uygulamanızda fayda var çünkü cilt yenilenmesi gece 1 ile 3 arasında oluyormuş benden söylemesi. 


2. Gün içindeki yoğunluktan en çok nasibini alan el ve ayaklarımız, haklı olarak bakıma ihtiyaç duyarlar. Ayaklarımızda oluşan çatlak topuklar, ellerimizdeki kreme muhtaç kuru bir görüntü, asimetrik tırnak uzunlukları, kırılmış tırnaklar, soyulmuş ojeler ve bunun gibi birkaç görüntü daha... Bunların hepsi sizi bir anda itici yapmaya yeter de artar bile! Bu yüzden manikür ve pedikürü ihmal etmemeniz şart, eğer kuaförde vakit harcamak istemiyorsanız topuk törpünüzü ve el-ayak bakımızı evde de yapabilirsiniz. Ama eğer yoğunluktan hiçbirisine vaktiniz yoksa, en azından ojelerinizi yenilemeyi asla ertelemeyin. Soyulmuş, çıkmış oje görüntüsündense hiç sürmeyin daha iyi. Bu arada son iki senedir artan oje trendi artık stilinizde bir aksesuar görevi de görüyor, oje renginizi giysinize göre seçmenizde fayda var.


3. Kaş, yüzün güzelliğini ortaya çıkarmak, gözlerin derinliğini belli etmek için önemli bir araçtır. Dağınık ve fazlalıklarla dolu bir kaş, ne kadar da uğraşsanız yüzünüzü olduğundan kötü gösterir. Bir kaç senedir çok sevdiğimiz kalın kaş modası bu sene de hala devam etmekte. Kalın bırakılmış kaşlar, gözlerinizi daha da derin gösterir, bu yüzden incecik bir sıra halinde alınmış kaşlardansa kalın bırakılmış kaşları tercih etmenizi öneririm. Ayrıca eğer kaşlarınızın aralarında boşluklar varsa mutlaka kaş farı ya da kalemiyle doldurun.


4. Işıltılı, temiz, parlak bir saça sahip olmak her zaman sizi bir adım öne taşır. Bunların yanı sıra doğru saç rengini bulmak ise, yapacağınız en doğru işlerden bir tanesi. Doğru saç rengiyle, teninizin ve gözlerinizin farkındalığını arttırmanız mümkün. Ten renginize göre, saç renginizi seçebilirsiniz. Saç uzmanı Rita Hazan, Women's Health' de yayınlanan röportajında bu renkleri anlatmış;

AÇIK TENLİLER: İçinde "küllü" kelimesi geçen soğuk tonları tercih etmeliler.

BUĞDAY TENLİLER: Buğday rengin alt tonları yeşildir. Bu nedenle soğuk ve küllü tonlar, hasta ve soğuk görünmenize yol açabilir. Bu nedenle içinde "altın" kelimesi geçen sıcak tonları tercih etmelisiniz.

KOYU TEN: Esmer rengin alt tonları küllü renklerdir, bu yüzden sıcak tonlar tercih edilmeli. Kumral tonlar içinden koyu tonlar tercih edilmeli. Eğer saç rengini fazla açmaya kalkarsan renk sırıtır. 


5. Vücut tipinize uygun ve son trendleri takip eden kıyafetler giymekse zaten stilinizin vazgeçilmezi. Ancak lekeli ya da ütüsüz bir kıyafetle gezinmek hiç bir zaman hoş bir görüntü yaratmaz. Ütüsüz, buruş buruş bir gömlek çok iyi bir markanın ürünü bile olsa kötü görünür unutmayın!


6. Düzenli spor yapmak sizi dinç ve zinde yaptığı gibi, kendinizi mutlu hissetmenizi de sağlar. Spor yaptıkça ister istemez sağlıklı beslenmeye ağırlık verip, kendinizi hafif hissetmeye başlarsınız. Ayrıca fazla yağlarınızın yerini kaslarınız almaya başlayıp sıkılaştıkça, vücut bakımınızın çoğunu sağlıklı bir şekilde uygulamış olursunuz. Hangi sporu tercih etmeliyim diye karar veremiyorsanız, 8 aydır vazgeçemediğim pilatesi şiddetle tavsiye ediyorum. Pilates için haftanın 3 günü, 45 dakika ayırmak zor olmasa gerek, ne dersiniz=)

Bakımlı kadın ışıl ışıl görünür, parlar. Bunun için mutlaka kendinize vakit ayırın, çünkü siz bunu hak ediyorsunuz!



Read more ...

16 Eylül 2011 Cuma

FASHION'S NIGHT OUT 2011 PARTİSİ

Evet, bilerek parti başlığını attım çünkü gerçekten bir parti havasında geçti. Bu sene Nişantaşı, İstinye Park ve Bağdat Caddesi' nde dün akşam 18.00'da başlayan Fashion's Night Out mekanlarından, benim tercihim Bağdat Caddesi oldu. Ama bugün ufak bir gezinti yaptım nette, Nişantaşı ve İstinye Park'ın da Bağdat Caddesi' nden aşağı kalır yanı yokmuş. Kısacası dün akşam İstanbul sokakta, modaya ve alışverişe doydu=) 


Mağazalar bu 7 saatlik alışveriş partisi için çok güzel hazırlanmışlardı. Öyle ki çoğu mağazanın dışında bistro şeklinde hazırlanmış masalar, mağazaların içinde ya da dışarıda DJ'ler, kapıdan girer girmez sizi ellerinde su ve ya şarap kadehleriyle karşılayan garsonlar gecenin en şık detaylarıydı. 


Eğlence ve etkinlikler mağazaların dışına taşmıştı. Hemen hemen her mağazanın önünde DJ' ler, gelen misafirlere müzik ziyafeti çektiler. Bunların bir örneği de Beymen mağazasındaki perküsyon gösterisiydi. Hazırlanma aşamalarında, fotoğraflama imkanı buldum=)


Cadde'nin tam ortasında yer alan Vogue standında da çeşitli etkinlikler gece boyu devam etti. Hangi mağazada, ne zamana kadar indirim var ya da nerede etkinlikler devam ediyor, anı anına bu stanttan duyruldu.


 Dünyayla aynı anda İstanbul'da da gerçekleşen Fashion's Night Out'un ev sahibi bilindiği gibi Vogue'du. Standında ayrıca Zeynep Tosun'un tasarladığı t-shirt ve çantalar da satışa sunuldu. 


T-shirtlerden bahsetmişken, dün akşam alışveriş partisine katılanların çoğunun bu t-shirtlere ve çantalara büyük rağbet göstermeleri de ayrıca beni çok sevindirdi. Çünkü bu tasarımların gelirleri Tohum Otizm Vakfı'na bağışlanmış. Umarım çok çok satılmıştır. Ben de bu tasarımlardan edindim, Boyner Mağazalarından. Normal zamanlarda en basit şekilde bile, blazer ceket ile kombinleyip hemen sokağa çıkabileceğimiz bir t-shirt olmuş ben tasarımı çok şık ve kullanışlı buldum.


Mağazalar geceye özel indirimlerle müşterilerine kapılarını açtı. Örneğin Koton yeni sezon ürünlerinde, VFNO' ya özel %30' luk bir indirim uygulamıştı, indirim 00.00' da sona erdi.


Geceye özel indirimi kaçırmak istemeyen birçok alışveriş tutkunuysa, tabi ki mağazaları doldurdu.




Ayrıca, Cadde'de yürürken birçok markanın ürünleriyle tanışma fırsatını yakaladık. Mankenleri ve stantlarıyla çoğu marka tüketiciyle buluşmak için o akşam, VFNO' daydı. Avon, Limango, Rowenta, Syoss benim hatırladıklarım. Ayrıca bazı markaların görevlileri de üzerinde marka tanıtımlarının olduğu çeşitli ürünleri dağıttılar. Yürürken elime tutuşturulan Beta'nın cookiesleri ise favorim oldu. O minik kurabiyeleri yerken içinden çıkan indirim kuponu ilginç bir fikir olmuş, çok sevdim=)


Herkesin çok özenli ve şık oluşu da gözüme çarpan detaylardan. Vogue' un 'FNO' da ne giydim?' stantları da bu şık gecede ne giydiğinizi Vogue'da yayınlamak için özel oluşturulmuş. FNO' da neler giyilmiş bu sayede göz atma fırsatı yakaladık, tıklayın siz de görün=)

Mağazaların yeni ürünlerini bu geceye özel deneme ve görme fırsatına sahip olmak, geceye özel indirimlerden yararlanmak, hem müzik dinleyip hem alışverişin keyfini çıkarmak Fashion's Night Out' u eğlenceli kıldı, eminim katılan herkes memnun kalmıştır=)


Read more ...

11 Eylül 2011 Pazar

FASHION'S NIGHT OUT 2011

İlk kez 2009 yılında Vogue bünyesinde yapılmaya başlanan Fashion's Night Out, Manhattan, Milano, Paris ve Moskova gibi önemli moda şehirleriyle birlikte, bu sene İstanbul'da da kutlanmaya hazırlanıyor. Geçen sene 16 Eylülde kutladığımız Fashion's Night Out organizasyonundan sonra, bu sene 15 Eylül akşamı daha büyük bir katılım gerçekleşmesi planlanıyor.


Mağazalar, geçen sene olduğu gibi yine geç saatlere kadar açık kalacak. Çeşitli eğlenceler, sürprizler, partiler ve ünlü isimlerin katılımıyla, İstanbul güzel bir organizasyona ev sahipliği yapacak.




Ayrıca Fashion's Night Out'a özel Zeynep Tosun tarafından hazırlanan çanta ve t-shirtler de görülmeye değer. 15 Eylül akşamı alışveriş alanlarında bu tasarımları alma imkanınız bulunuyor. Ancak bugünden alıp, o akşam bu tasarımlardan biriyle mağazalarda salınmak istiyorsanız enmoda.com tıklayıp, hemen satın alabilirsiniz.

Nişantaşı, Bağdat Caddesi ve İstinye Park'ın ev sahipliği yapacağı Fashion's Night Out; saat 18.00'da başlayıp 00.00 ' a kadar devam edecek. Ben de bir aksilik çıkmazsa Bağdat Caddesi'nde olacağım, ne var ne yok sizlerle paylaşmak için=) FNO sonrası görüşmek üzere...=)





Read more ...

6 Eylül 2011 Salı

PARFÜM SEÇERKEN DİKKAT!

Güzel kokmak, bakımlı ve temiz olmanın en önemli unsurlarından biri. Parfümler ise, bu ihtiyaca müthiş bir yanıt olarak hayatımızda önemli bir yere sahip. Hatta öyle durumlar var ki bazı kokular, bazı insanların imzası haline geliyor ve o kokuyu duyduğumuzda o insanla bağdaştırıyoruz hemen. Ama bu imzayı bulmak için birkaç kurala dikkat etmek gerekiyor. Mutlaka başınıza gelmiştir, arkadaşınızda duyup bayıldığınız kokuyu kendiniz kullanmaya başladığınızda aynı güzelliği bulamazsınız. Ya o koku değil de başka bir kokuyu sıkmış gibi hissedersiniz, ya da arkadaşınızda saatlerce kalan o koku sizde bir saat olmadan uçup gitmiştir. Şimdi gelin, bu sorunları ortadan kaldırmak için neler yapmalıyız, onlara bir bakalım.




Teninizin yapısı ve rengine göre parfüm seçilmesi gerektiğini bilmeyen yoktur. Bu yüzden arkadaşınızdan duyduğunuz parfüm ismini freeshoplardan sipariş etme devri bu nedenle kapanmalı=) Mutlaka bizzat gidip, kolunuza sıkıp, biraz kuruduktan sonra parfümü test etmelisiniz. Böylece koku teninize uygun mu, kalıcılığı ne kadar gibi soruların yanıtlarını kolaylıkla bulabilirsiniz.



Ten renginize gelince, esmer tenliler baharatlı kokuları çok güzel taşır, sarışınlar içinse daha hafif ve çiçek özlü kokular daha çok tercih sebebidir. Kumralların ise parfüm konusunda seçeneklerinde pek sınır yok. Ancak başta da bahsettiğim gibi, kokuyu teninize sıktığınız an hangisi hoşunuza gidiyorsa onu alın, karar vermek size kalmış=)


Genelde biri gündüz biriyse gece olmak üzere 2 parfüm kullanılır. Ben özellikle gündüz daha hafif kokuları, akşam ise daha kalıcı ve ağır kokuları tercih ediyorum.



Parfüm kullanırken cildimizin temiz olmasına çok dikkat etmek gerekir. Aksi takdirde parfüme deodorant görevi yüklemek, gayet kötü kokulara sebep olabilir=) 

Parfümü sıktığınız an, etrafınızda 3 metre çapında bir koku alanı oluşturursunuz. Bu alanı korumak ve parfümü yoğunlaştırmak için özellikle parfüm markanızın yan ürünü olan vücut losyonları çok işe yarıyor. Parfüm kuru ciltte kalıcılık sağlamaz. Bu nedenle parfümünüzle aynı kokuya sahip olan vücut losyonunu sürdükten sonra, kokuyu sıkmanız müthiş bir kalıcılık yaratacaktır.



Bilekler, boyun, kulak arkası ve dirsek içi de kokunun yayılması için en uygun alanlardır.

Son olarak kendi parfüm seçimlerimden bahsetmek istiyorum;

GÜNDÜZ
Tommy Girl vücut losyonu ve Tommy Girl parfümünden oluşan set gündüz saatleri için yaklaşık 4 senedir vazgeçemediğim bir ürün. Hafif ve temiz kokusuna bayılıyorum=)))

GECE



Ve akşam saatleri içinse Chanel Chance kullanıyorum. Chanel'in efsane kokusu Chanel NO:5 'in tahtını, bana göre salladı=) Losyonu ile beraber çok güzel bir uyum yakalıyor.

SAÇ PARFÜMÜM


Saçlar ise, özellikle açık bırakıldığında etrafa çok güzel bir koku yayma potansiyeline sahip olduklarından onları da parfüm konusunda es geçmemek gerek. Normal parfümlerin saç yapısına uygun olmadığını düşünürsek, bu durumda saç parfümleri süper bir kurtarıcı görevini görüyor. Saç parfümünde tercih ettiğim marka ise Aquolina Pink Sugar. Kokusundan ve saçları yağlandırmama özelliğinden çok memnunum, tavsiye ediyorum.


Read more ...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...