29 Mart 2013 Cuma

İTALYA' DA 5 GÜN vol.2.


Bologna yazısına gösterdiğiniz ilgi ve güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim... İtalya' yı bir yazıya sığdırmak zor olduğundan, İtalya bölümünün ikinci kısmı ile yazıma devam ediyorum. Şimdi sizi Bologna' dan alıp, romantik şehir Venedik' e bir yolculuğa çıkarıyorum...

Bologna' dan trenle çok rahat bir yolculuktan sonra, Venedik' e 1-1,5 saatte ulaştık. Tren istasyonundan çıkar çıkmaz, muhteşem bir manzara karşıladı bizi. Kesinlikle görmeniz gereken bir yer olduğunu söyleyebilirim. Evlerin araları, yollar, kısacası ulaşıma dair sokak sokak ne varsa kanallarla dolu. Evlerin önlerinde kanala doğru inen basamaklar ve bölüm bölüm mağara gibi kazılmış aralıklar var; ev sahiplerinin Venedik' teki araçları 'gondol' lar için bölümler bunlar. 

Venedik' te tek ulaşım aracınız gondollar, motor taksiler ve ayaklarınız. Doğal olarak ilk önce merkeze kadar yürüyüp, geri dönüşte de gondol ya da motor taksileri kullanmanız şehri keşfedebilmeniz için güzel bir yöntem diye düşünüyorum. Yalnız yaklaşık yarım saat merkeze yürümek için vakit harcıyorsunuz. Su kanallarının arasından, mis kokulu restorantların önünden, alışveriş yapabileceğiniz pazar gibi kurulmuş çadırlardan ve mistik merdivenlerden oluşuyor bu yürüyüşünüz...



  Renk renk makarnalar, kalpli, fiyonklu, çiçekli şekilleri ile tam hediyelik duruyorlar. Organik ve ev yapımı makarnalar, parmesan peyniri dışında İtalya' dan yakınlarınıza götüreceğiniz hediye alternatifleri arasında.



Küçücük sokakları, güneş ışıltılı suların hemen dibine kurulmuş restorantlar, sokaklarda şehrin havasına daha da romantiklik katan sokak sanatçılarının müzik sesleri ve dahası... 



Yukarıdaki bayan, fotoğrafını çektiğimi görünce bana bu pozu verdi. Şemsiyesi, Venedik sokaklarındaki birçok bakımlı ve süslü orta yaşlı bayanların tarzlarını yansıtıyor. Kendileriyle çok ilgilenen, baştan aşağı marka takılan ve bakımlı kadınlar, Venedik sokaklarında gözünüze en çok çarpanlardan...


Bolca maske, Venedik' ten hediye alınıp sevdiklerinizi sevindirecek alternatiflerden biri. Bazı satıcılar, alçı ile kendi yüzünüzü de maskeleyip size özel yapabiliyorlar.


Yemekten sonra da St. Marco meydanına yürüyüp, denize karşı bir kahve ya da Spritz molası verebilirsiniz.


Venedik' ten ayrılırken, Venedik' e tekrar gelme ve dar sokaklarında yer alan güzel, nezih otellerinde, en azından bir gece geçirmenin sözünü verdik. Çünkü Venedik gün ışığında bu kadar güzelse, gece nasıldır kim bilir...

- FOTOĞRAFLARIN TÜM HAKLARI SAKLIDIR -

Read more ...

27 Mart 2013 Çarşamba

İTALYA' DA 5 GÜN vol.1.


Herkese yorgun ama mutlu bir 'merhaba'! Şükür kavuşturana! Yaklaşık 1 hafta oldu görüşmeyeli, blogumu bu bir haftada nasıl özledim bir ben bilirim:) Ufak bir İtalya kaçamağı yaptım geçen hafta. Tatil için seçilmesi gereken en güzel yerlerden biri İtalya, gittiğime kesinlikle değdi desem abartmış sayılmam. Biraz romantik bir tatil programımız vardı. İlk önce eğlenceli ancak bir o kadar da mistik dokusu ile Bologna, romantik havası ile bir anda insanı içine çeken Venedik, adım başı Chanel, Prada veya Louis Vuitton gibi bir çok markaya rastlayabileceğiniz kaliteli bolluğun fantastik şehri Floransa ve Romeo-Juliet aşkını, onların evlerini gezerek hissedebileceğiniz, evlerinin kapılarına kalpli kilitleri takıp dileğinizi kilitleyerek hayallere dalacağınız Verona ile, 5 günde tam 4 şehri dolaşıp, yorgun savaşçılar olarak ülkemize döndük:)

Nereden başlayacağımı inanın bilmiyorum... Anlatacak o kadar çok şeyim, sizinle paylaşmak istediğim bir o kadar da fotoğrafım var. Ancak anlatacaklarım bile İtalya' yı anlatmaya yeter mi henüz emin değilim...


Öncelikle İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı' ndan direk uçuş ile 2 saat 10 dakikalık bir mesafede varabileceğiniz, İtalya'nın güzel şehri; Bolonez' in ana vatanı ve biz öğrencilerin sıklıkla 'Bologna süreci' olarak adına aşina olduğumuz Bologna ile başlayalım yola. 

Saatler Türkiye saatine göre 1 saat erken. Bu nedenle gidiyoruz gidiyoruz, bu uçuş neden bitmiyor, ne zamandır uçuyoruz demeyin:) Heyecanlı bir yolculuktan sonra İtalya sınırlarına adım atınca, Bologna' da sizi (her bir İtalyan şehrinde olduğu gibi) pizza kokulu sokaklar, fırından yeni çıkmış kek kokuları ve mükemmel dondurma tezgahları bekliyor oluyor. Yani İtalya' ya gidiyorsanız unutun diyeti falan, bu lezzetlerden mahrum kalmayın. 


Tramisulu, nutellalı hatta Kinder Bueno'lu dondurma bile var! Benim gibi dondurma aşığı iseniz, bu tezgahların önünde gözleriniz açılır:)


Şehrin en meşhur içkisi, yukarıda görmüş olduğunuz kırmızı renkli Spritz adlı içki. İtalyan zeytinleri ile servis edilen Spritz, biraz mayhoş ve acı bir tada sahip. Giderseniz içmeden gelmeyin sakın.





Paskalya yaklaştığından, her pastahanenin vitrinlerinde süslenmiş yumurtaları görmeniz mümkün. 



Ayrıca Bruschetta, Ravioli, Lazanya ve Spagetti gittiğiniz zaman, lezzetli pizzalar dışında yerinde tatmanız gereken lezzetlerden sadece birkaçı... 

Bu kadar yemeğin size getireceği kilolardan da pek fazla korkmayın derim. Çünkü neredeyse tüm şehri yürüyorsunuz... Taksi sayısı pek fazla olmadığından, en az yarım saat taksi çevirmek için bekleyebiliyor ya da uzun zaman aralıklarında geçen otobüslerden faydalanabiliyorsunuz. Ancak yürüyerek şehri dolaşmak, ulaşım araçlarını beklemekten daha cazip...

Bologna tam bir öğrenci şehri denebilir. Değişik gelenekleri ve sabaha kadar süren eğlence hayatı, öğrencilerin şehirdeki hakimiyetinin bir kanıtı. Gittiğimiz zaman aralığı, üniversite mezunlarının okul bitim zamanlarına denk geldi. Yollarda, kafalarına zeytin dallarından taç takarak kendilerini belli eden mezunlara sıkça rastladık böylelikle:) Her öğrencinin, kendine özel mezuniyet günleri varmış ve okul avlularında arkadaş, aile ya da çevrelerine bir konuşma yaparak mezuniyetlerini ilan ediyorlarmış. Daha sonra kafalarına 'taç'larını takarak sokaklarda geziyor, arkadaşlarının kendilerine verdikleri cezalar doğrultusunda akşamı ediyorlarmış:)


Örneğin bu kızcağıza bütün gün dondurma yeme cezası verilmiş. Arkadaşlarının, dondurmacının önüne yaptığı kürsüden adım atıp dışarı çıkamadığı gibi dondurmaların biri bitmeden, diğeri geliyor önüne.


Tabi, her ceza bu kadar masum değil. Örneğin, yukarıda epilasyon aleti ile poz veren bu kız da bir mezun:) Arkadaşları, kızın böyle çekilen fotoğraflarını bastırarak tüm duvarlara asmışlar:) Üstelik kıza da fotoğraflarını verip, görmeyen diğer insanlara da tek tek dağıtmasını istemişler. Arkasında kaçışını engellemeye çalışan büyük bir arkadaş topluluğu olan bu kızcağıza üzülmedim desem yalan olur:(



İtalya sokaklarında, özellikle Bologna' da en çok ilgimi çeken küçücük arabaların şehre nasıl da güzel yakıştığı ve iki adımda bir rastladığınız, para dilenen her evsizin mükemmel bakımlı ve özenerek giydirilmiş köpekleri:) Bu güzel iki manzara ile sizi baş başa bırakıyor, beş günlük İtalya macerasını bir yayına sığdıramadığımdan yeni bir İtalya yayınında sizinle tekrar görüşmeyi diliyorum... Venedik, Floransa ve Verona postlarında, bu hafta görüşmek üzere, 

Ciao! 

Read more ...

20 Mart 2013 Çarşamba

BU AYAKKABILAR OLMAZSA OLMAZ


Ayakkabı aşktır, ayakkabı dolabı ne kadar dolu olursa olsun, hiç bir zaman yeterli ayakkabımız yoktur. Durum böyle olunca her yeni sezon gözümüzde kalan, 'almalıyım' dediğimiz, 'sen benim olmalısın' diyerek seslendiğimiz, sezonun bize göz kırpan modelleri hemen alışveriş listemizde yerlerini alır. Ben de sizler için sezonun 'must have' listesini hazırladım, en öne çıkan ayakkabı markaları ve modellerini sizler için toparladım. ..

CHANEL ESPADRILLE



TOMS markası ile hayatımıza giren espadrille ayakkabılar, rahatlığı ve spor havası ile bir sezonda hemen vazgeçilmezimiz oldu. Chanel de, deri ya da kumaştan tasarlanan espadrilleleri ile Toms' un tahtını sallayacak gibi görünüyor.

MIU MIU



Miu Miu da loafer ve spor modellerde öne çıkan tasarımlara sahip markalardan biri. Özellikle markasının imzası haline getirdiği topuklardaki taş detaylarına sahip loaferlerına hayran kalmamak elde değil. Parlak tasarımlar ve taşların siz de benim gibi hastasıysanız, listenin ilk sırasını Miu Miu hak ediyor diyebiliriz:)

CHARLOTTE OLYMPIA BABET





Kedi figürüne sahip bu tatlı babetlerin tercih edilirliği her gün artıyor. Rahat ama bir o kadar da eğlenceli bu model Charlotte Olympia imzasına sahip.

PRADA OXFORD 



Ve son gözde model ise Prada' nın geçen sezon oldukça ilgi gören topuklu Oxford modellerinin bir benzer, kurdeleli Oxfordları. Prada, ayakkabı işini biliyor dedirten bu modeller ileride de belki 'Oxford sadece Prada' dan sorulur' denmesine neden olabilir:) 

Read more ...

18 Mart 2013 Pazartesi

BAHAR KLİŞELERİNİ BOZUYORUZ


En zor mevsimler aslında şu geçiş zamanları. Hatırlayın sonbahardaki halimizi... Yaz bitiyor, havalar soğudu soğuyacak gibi ama tam da soğuk değil. Ceket alsak fazla, t-shirt giysek az. Sıkıntılı dönemlerin en fenası! Ve şimdi bir sıkıntılı zamanların daha giriş bölümündeyiz. Mart kapıdan baktırıyor, tam da güneş yüzünü gösteriyor diyoruz; hop, kara kış geri geldi. Öyle ki daha dün yine kar gördük, inanamadık! Bu zamanlar ne giyip çıkacağımız konusunda bayağı bir kafa karışıklığı yaşıyoruz, ama kesinlikle henüz babet zamanı değil onu biliyoruz. Hele ki siz de en çok ayağı üşüyen, benim de mensubu olduğum kesime dahilseniz, aman diyeyim babetlere merhaba demek için daha erken(Bugün babetlerimle kavuşma günümdü ve bayağı bir donarak eve döndüğümden, bu tecrübeyi dinleyin, üşütmeyin demek isterim:)). 

Peki o zaman hem şık hem farklı bir stil önerisiyle, bu ilkbahar basamağını nasıl atlarız diye düşünüyorsanız, size mükemmel bir önerim var. Günlük sokak modasında, iyice yerini sağlamlaştıran smart-casual tarzının bir destekçisiyseniz, genelde gündüz vakti topuklu ayakkabılara elveda diyenlerden olduğunuz kesin. O zaman size bu yılın baş tacı, bilek kısmında küçük bir pencere ile hoş bir bilek dekoltesi ile feminen ancak metal detayları ve tasarım çizgileri ile maskülen bir havayı beraber bulunduran bir bottan bahsetmek istiyorum. Gözdemiz; Balenciaga botlarla tanışın:)

PARLAK CEKET: MANGO, DERİ ETEK: ALEXANDER MCQUEEN, SİYAH T-SIRT: net-a-porter.com, ÇANTA: ZOE, AYAKKABI: BALENCIAGA

KOMBİN DETAYI;
Asi ama şık bir görüntüde sezonun öne çıkan tüm detayları ile tüm bakışlar üzerinizde olabilir. Deri etek ve parlak renklerin uyumu, zımba detaylı çantaların vazgeçilmezliği ve kaliteyi spor-şık bir hava ile gözler önüne seren Balenciaga botunuz ile özgün bir sokak modasını yansıtıyorsunuz... Sıradan bir basic t-shirt, Bershka' nın zımbalı çantaları ve Mango deri etek ile aynı kombine, daha uygun fiyata sahip olabilirsiniz.


PANTOLON: RIVER ISLAND, KAZAK: MANGO: ÇANTA: TODS, GÖZLÜK: THE ROW, SİYAH DERİ BİLEKLİK: GIVENCY, SAAT: CASIO, KIRMIZI BİLEKLİK: ANCHOR, BOT: BALENCIAGA.

Kırmızının gücünü, siyah ve gri ile birleştirin. Sinema için gayet uygun bir kombin. Güneşli fakat soğuk günler için de ideal! Pantolonun bir benzerine en son 79 liraya, Mang mağazasında rastladım, bilginiz olsun. Ayrıca bu look' da, botun bitiş yerinden itibaren pantolon boyunun arasında biraz açıklık olmasına dikkat edin, daha stil sahibi bir görüntü olduğunu düşünüyorum.


ELBİSE: FOREVER NEW, DERİ CEKET: MANGO, ÇANTA: CHANEL, AYAKKABI: BALENCIAGA.

Arkadaşlarınız ile buluşacağınız bir cumartesi yemeği için gideceğiniz mekan biraz rahat ise, ancak siz de feminenliği elden bırakmak istemiyorsanız, elbisenizden vazgeçmeyin. Siyah ile en uyumlu renk olan gece mavisini birleştirin, topuklu ayakkabının ağrısını çekmeden, şıklığınızdan da ödün vermeden, eğlenmenize bakın.

Read more ...

16 Mart 2013 Cumartesi

FASHION WEEK 2013 ISTANBUL


Mercedes - Benz sponsorluğunda geçen hafta gerçekleşen Fashion Week İstanbul dün akşam Özgür Masur defilesi ile sona erdi. 12 Martta başlayıp 16 Martta sona eren moda haftası nedeniyle blogdaki postlar bu hafta gecikti, o yüzden şükür kavuşturana demek geldi içimden, özlemişim klavye başına geçmeyi hemen:) İlk defa Mercedes - Benz 'in sponsorluğunda gerçekleşen ve bu marka ile daha da bir global bir kimlik kazanan moda haftasının heyecanı bir yana, benim de ilk katıldığım Fashion Week olması sebebi ile çok heyecanlı bir haftayı geride bıraktım diyebilirim. Üstelik kuliste, makyaj stüdyosunda, defileler de, bu sene ilk defa gerçekleşen stüdyo sunumlarında... Kısacası her yeri görme imkanım oldu ve bu durum benim için bulunmaz bir tecrübe ve eğlenceli bir anı oldu... 

Podyum için yaklaşık 15 dakikalık bir kıyafet tanıtımı ve manken geçidi izliyorsunuz. Ancak sadece o 15 dakika için, arkada yani işin mutfak kısmında eğlenceli bir koşuşturmaca, en güzel sunumu yapabilmek için büyük bir telaş, ardı ardına yapılan provalar ve gerçekten takdir edilesi bir emek var... Makyözü, kareografı, kuaförü, mankenler, tasarımcılar ve asistanları, yardımcılar... Ve daha onlarca insan, gerçekten moda severlerin güzel bir hafta geçirmesini sağladılar diye düşünüyorum, hepsinin emeklerine sağlık. Bu arada demin makyözlerden bahsetmişken, Fashion Week 2013 makyaj sponsoru Maybelline' di. Her defile için ayrı ayrı ve elbiseler kadar dikkat çeken güzel makyajlar, Maybelline ürünleriyle hayat buldu. Ayrıca tüm mankenlerin ojeleri de Essie markasının muhteşem renk skalasından seçilerek, tırnaklarına uygulandı. Essie 'nin özellikle pastel tonlarına bayıldım, özellikle Begüm Salihoğlu haute couture defilesindeki oje rengine hayran kalıp hemen öğrendim, Essie'nin 79 nolu Sand Tropez rengiymiş.

 

 

Gelelim defilelere ve 2013 sonbahar-kış sezonunda bizi neler bekliyor onu konuşmaya. Yakından inceleme fırsatına sahip olduğum ve gerçekten beğendiğim tasarımcıların defilelerinden bahsetmek istiyorum biraz size. Öncelikle Nihan Peker defilesinden bahsetmek istiyorum. Renk tonları, işçilik ve maskülen detayların feminen kesimlerle buluşması beni benden aldı diyebilirim. Tek kelime ile tüm parçalara bayıldım! Özellikle defilenin açılışını yapan Göksu'nun taşıdığı, krep kumaştan beyaz crop üst ve eteğin uyumuna aşık oldum:) Gerçekten mükemmel bir defileydi, tebrikler Nihan Peker!


Diğer bahsetmek istediğim koleksiyon ise NIAN By Nihan Buruk koleksiyonu. Nihan Buruk, son zamanlarda yakından takip ettiğim ve beğendiğim tasarımlara imza atan bir tasarımcı. Ancak bu defilesi, gerçekten yükselişinin ve her geçen gün tasarımcı kimliği ile artan başarısının bir göstergesi oldu. Kırmızı, gri ve beyaz uyumu, ceketlerinin düğmelerine ya da pantolonlara iliştirdiği metal aksesuarlar ve kendi tasarımı olan kırmızı, siyah topuklu ayakkabılar... Hepsi ama hepsi mükemmeldi. İki göz arasına çekilen kırmızı bir şerit görünümü veren makyaj da defile sonrası konuşulan ve beğeni kazanan diğer unsurdu. Enerjisi, coşkusu ve heyecanını defile sonundaki selamlaması ile izleyenlerle paylaşan Nihan Buruk, hak ettiği büyük alkışı aldı.

NIAN By NİHAN BURUK  defilesi için tıklayın!

Defile alanı haricinde bu sene ilk defa hazırlanan bir konsept olan Studio' da da, tasarımcılar koleksiyonlarını tanıtma fırsatı yakaladılar. Studio konseptinde, misafirler mankenlerin gelişini ayakta bekleyip, tüm koleksiyon yerini aldıktan sonra aralarda dolaşarak kıyafetlerin tüm detaylarını yakından inceleme şansına sahip oldular. Begüm Salihoğlu da Haute Couture koleksiyonunu, Studio' da misafirleri ile buluşturan tasarımcılardan. Özellikle dantel işlemelere bayıldığımı söylemek isterim. Elif Ece Uzun' un siyah çiçek ile taşıdığı gelinlik ise büyük beğeni toplayan tasarımların başında geliyor.

 

Fashion Week 2013 İstanbul' dan aklımda kalan, en çok tercih edilen mankenlerden Didem Soydan' ın iş disiplini, güzelliği ve 'podyumun tozunu attırmak' sözünün tam karşılığı olduğu; mütevaziliği, cana yakın tavrı ve güzelliği ile Çağıl Özge Özkul' un yükselişine şahit olunacağı; ve Fashion Week 2013 İstanbul' da en çok tercih edilen kareograf Uğurkan Erez'in tatlılığı:) Çok güzel bir 4 gün geçirdim, çok şeker insanlar tanıdım ve Türk tasarımcıların yükselişini birebir görüp, gururlandım...

Bir daha ki yayında görüşmek üzere. Arayı fazla açmamayı umuyorum:)

Read more ...

9 Mart 2013 Cumartesi

BAHARIN HABERCİSİ


Geçen ilkbahar-yaz sezonunda kendini gösteren, ancak birçok trendin arasında kendisine yeterli ilgiliyi göremeyen çiçek baskıları, daha da güçlenerek geri geldi. Öyle ki koleksiyonlarda büyük bir yer edinmişler. Çiçek baskılara olan ilginizi artırmanızı kesinlikle öneriyorum. Bahara adım attığımız bugünlerde, dolabınız bence bol çiçekli bir yenilenmeyi hak ediyor:) 

Çiçek baskılarından oluşan kıyafet ve aksesuar çeşitlerinden benim favorilerim ve alışveriş listemde ilk sırada yer alanlar, şifon gömlekler ve çiçek baskılarıyla dolu kalem etekler. Bu iki tercih, sizin de en kolay kombin yardımcılarınızdan olabilir. Bir çiçek baskılı şifon gömleği, içindeki patlayan renge sahip bir cigarette pantolon ile, desenli kalem eteğinizi ise sade bir crop t-shirt ile kombinleyebilirsiniz. Hem kolay hem havalı hem de elegant bir görüntüye sahip olmak hiç bu kadar kolay olmamıştı:)


BLUZ: TOPSHOP, ETEK: MOSCHINO, STILETTO: SERGIO ROSSI, PORTFÖY ÇANTA: ZARA, ALTIN BİLEKLİK: CARTIER, TURUNCU BİLEKLİK: MARC JACOBS

ELBİSE: VICTORIA BECKHAM, AYAKKABI: GUESS, ÇANTA: SAINT LAURENT, BİLEKLİKLER: ALDO

Read more ...

7 Mart 2013 Perşembe

DEGRADE YÜKSELİŞİ


Saçlarda çok yapılı, çok boyanmış gibi duran, aşırı renk yüklemesi olan, yani 'çok-çok-çok' olan her şey saçtaki trendlerden uzaklaşalı bayağı bir vakit oldu. Saç modellerinde natürel duruşlara bir dönüş vardı. Şimdi de renklerde de natürel ışıklar parlamaya başladı. Yeni trendin adı; Degrade! Peki bu yeni akım nedir, Degrade ne anlama gelir? 

Degrade, koyu tondan açık tona doğru bir geçişi temsil eder. Bu renk geçişinin saçlarda uygulanması ise, saç uçlarındaki ışıltının, doğallığın ve parlaklığın görüntüsü. Yazın malum deniz-kum-güneş üçlüsünden arda kalan, saçımızdaki doğal renk açılması oluyor. Bu trend de yaza doğru bir geçiş niteliğinde. Yalnız dikkat edilmesi gereken şey bu saç renginin emin ellerde yapılması. Özellikle saç dip renginiz ile saç ucunuza yapılan açılmanın doğal bir görüntü oluşturması çok önemli. Katman katman açılan bir renk geçişine sahip olunması sizi kaliteli bir doğallığa kavuşturur. Ayrıca yapılması gereken uçlarda yeşile çalan bir açıklık değil, parlak ve sağlıklı bir açık renk. Bu yüzden kuaföre seçiminde dikkatli davranmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Eğer doğal saç renginizden memnunsanız, saç diplerinizi boyatmanıza da gerek yok. Sadece saç uçlarına ışıltı katmanız yeterli olacaktır. 

Çok başarılı bulduğum Degrade modellerini sizin için topladım, bakalım siz de beğenecek misiniz?







Read more ...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...