2 Haziran 2013 Pazar

DİREN GEZİ PARKI


Bu kadar yaşanana kayıtsız kalmak, duyarsız bir şekilde durup hayata devam etmek imkansız... Şu fotoğrafları gördükçe tüylerim diken diken oluyor, 'içim acıyor' tarifinin ne demek olduğunu acı bir şekilde hissediyorum. Oysa oradaki 'bir grup marjinal' diye tanımlanan insan, davalarında ne kadar haklıydı. Yakmadan, yıkmadan, zarar vermeden çadırlarında kitaplarını okuyup, bir ağaç için nöbet tuttular... Ya sonra...? Bu bir kıvılcım oldu! Kimler için mi? Bir ağacın değerini bilen ve ona sahip çıkan her doğa-sever için, bu güne kadar baskıyla susturulan ve seslerini tek başlarına olduğunu düşünüp duyuramayanlar için, başlıklar altında ayrılmayan, tek gruba, 'insan' adı altında birleşen tüm bireyler için, bugüne kadar susan ancak meydanlarda artık anlatacak çok şeyi olduğunu düşünenler için... Herkes o meydanlarda dün, zülme, şiddete, baskıya karşı geldi. Fenerbahçe ile Galatasaray kol kola yürüdü, tüm etnik kökenler her şeyi unuttu, insan olduklarını hatırlayarak omuz omuza düşenlere el uzattı, evden dışarı çıkamayan yaşlı teyzeler, tencere tava ile camlara çıktı, torunlarına 'yalnız değilsiniz' mesajı verdi... Türkiye uzun zamandır böyle bir direnişe tanık olmadı! Bu bir partiye, gruba, topluluğa ait değildi, o kitapları ile yürüyen kalabalığın yaptığı en büyük sivil direnişlerden biriydi... Bunlar olurken TV' de yarışmalar vardı, değişik filmler, balıkların yaşamları, diziler ve bunun gibi hayatın normal olduğunu anlatmaya çalışan bir çok yayın vardı... Ama maalesef onları izleyecek kimse yoktu ekran başında, herkes ya sokaktaydı ya pencerede... Her olayda olduğu gibi ellerinde sopayla, satırla oradan oraya koşuşturan provakötörler, dün de mevcuttu, önceki gün de... Yakıp yıkan taraf, bu sivil direnişi sahiplenen taraf asla olmadı, olmayacaktır da. Çünkü seslerini yakıp yıkmayla değil, sloganlarla duyurmaya çalışanlardır asıl haklı olanlar, haklıyken haksız duruma düşmemenin bilincinde olanlar... Türkiye artık 31 Mayıs tarihini unutmayacak, böyle bir sivil direnişi gururla anıp, yüzlerine biber gazıyla, onla da yetinmeyip kimyasal gazlarla gencecik çocukları bayıltan, kusturan, burunlarını kanatanları ise utançla hatırlayacak... Çocuklarınız 31 Mayıs' ı sorduğu zaman, ağaçları korumak için başlayan eylemlerin, ölümlerle sonuçlandığını anlatmakta zorlanacaksınız... Tazyikli suyla yere kapaklanan adamın, biber gazı yiyip yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren teyzenin durumunu anlatırken yüzünüz kızaracak... Yazık şu yaşananlara, şiddeti durdurun artık! Haklı olan taraf belli, bu neyin kibri?


 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...