23 Aralık 2011 Cuma

KOLUNDAKİ ÇANTA SANA MI AİT?

Çok kaliteli bir mekan; göz alıcı avizeler, işlemeli şamdanlar, rahat ve oturduğunda içine gömüldüğün sandalyeler... Topuklu ayakkabı sesleri, havaya karışan parfüm kokuları, kahkahalar ve şıklık yarışı... Bir kenara geçtim, geleni geçeni süzüyorum. Kadınlar erkekler için, sevgililerine, eşlerine güzel görünmek için ya da gözüne kestirdiği erkeği o akşam tavlayabilmek için giyiniyorlarmış, yalan! Kadınlar sade ve sadece diğer kadınlar için giyinir. Gözetleme kulemden çok net bir şekilde netleştirdiğim bir izlenim bu. Her kapıdan giren kadını baştan aşağı süzen, ayakkabısından saç rengine, çantasından ojesine kadar her şeyine bakıp, beğendiği şeyi hemen beynine kazımaya hazır bakışları gördüm o akşam.


Stillerini konuşturmak için elinden geleni yapan birçok bakımlı kadın var mekanda. Herkes mekana göre kendisini nelerin beklediğini tahmin edip, daha da iyi giyinmek için çalışmış gibi. En önem verdikleri konu da marka savaşı. Hermes çantalar, Louboutin ayakkabılar, Chaneller havada uçuşuyor. Ama nasıl desem bazı kollar var ki o çantalara ait değilmiş gibi, ya da bazı kıyafetler hiç o vücudun, beynin kıyafeti değilmiş gibi... Sanki styling danışmanı almış, koymuş önüne, akşam bunları giyiyorsun demiş ama bünye onu kabul etmemiş gibi... O kadar çiğ ve o kadar şıklıktan uzak duruyor anlayacağınız. 


Böyle bir gözlem faydama oldu diye düşünüp, anlatmak istedim size. Aslında markanın, o elbiseye verilen yüksek miktarların, modanın o sezon direttiği parçaların hiç önemi yokmuş. Chanel boşuna söylememiş "Moda geçici, stil kalıcı" diye. Bir kadının şık olabilmesi aslında vizyonuyla da çok alakalı. Hani bazen söyleriz, bu kız evet çok güzel ama konuşmasın sadece dursun öyle diye. Çünkü konuştukça güzelliğini yer bitirir. Taşıdığın kıyafet de aynen böyle, onunla uyum içinde olduğunda, o ruhu yansıttığında evet, sen o zaman şıksın. Çünkü şıklık tamamen bir paket; aksesuarın, saçın, kıyafetin ve sen. Senin ruh halin, duruşun, hayata bakışınla tamamen alakalı. O nedenledir ki, bir gün giydiğimiz şeyi ertesi gün giymek istemeyiz çünkü ruh halimiz aynı değildir, o kıyafet o gün artık bize uymaz. 



Sonuç olarak, kıyafet önemlidir, şık olmak önemlidir, ne kadar öyle olmadığını iddia etmeye çalışsak da maalesef çoğu durumda giyiminizle karşılanır, ona göre muamele görürsünüz. Hayata karşı duruşunuzu, onu o gün kaale alıp almadığınızı kıyafetlerinizle yansıtırsınız. O yüzden ki bazı günler, moraliniz bozuk olduğunda, canınız sıkkın olduğunda, bunaldığınızda, makyajsız ve eşortmanlarla atarsınız kendinizi dışarı. 

Sonuç olarak moda kurbanı olmadan, stilinizi yansıtmaktır önemli olan. Tarzınızı ve havanızı korumaktan asla vazgeçmemektir. Her zaman dik durmak, böylece vücudunuzun ve davranışlarınızın kontrolünü elinize almak, ve her daim gülümsemektir. Mütevazı bir gülüş, şıklığınızı tamamlamak için mükemmeldir. Şık olmak kolay değildir ve kontrolü her daim elinizde bulundurmanız gerekir. Bu nedenle zarif ve asil duruşunuzdan nolursa olsun vazgeçmeyin. 
 Ee Marquez boşuna söylememiş "Bir bayana hanım efendilikten daha çok yakışan bir kıyafet ve onu zerafetten daha çok güzelleştiren bir makyaj yoktur." diye...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...