27 Mart 2013 Çarşamba

İTALYA' DA 5 GÜN vol.1.


Herkese yorgun ama mutlu bir 'merhaba'! Şükür kavuşturana! Yaklaşık 1 hafta oldu görüşmeyeli, blogumu bu bir haftada nasıl özledim bir ben bilirim:) Ufak bir İtalya kaçamağı yaptım geçen hafta. Tatil için seçilmesi gereken en güzel yerlerden biri İtalya, gittiğime kesinlikle değdi desem abartmış sayılmam. Biraz romantik bir tatil programımız vardı. İlk önce eğlenceli ancak bir o kadar da mistik dokusu ile Bologna, romantik havası ile bir anda insanı içine çeken Venedik, adım başı Chanel, Prada veya Louis Vuitton gibi bir çok markaya rastlayabileceğiniz kaliteli bolluğun fantastik şehri Floransa ve Romeo-Juliet aşkını, onların evlerini gezerek hissedebileceğiniz, evlerinin kapılarına kalpli kilitleri takıp dileğinizi kilitleyerek hayallere dalacağınız Verona ile, 5 günde tam 4 şehri dolaşıp, yorgun savaşçılar olarak ülkemize döndük:)

Nereden başlayacağımı inanın bilmiyorum... Anlatacak o kadar çok şeyim, sizinle paylaşmak istediğim bir o kadar da fotoğrafım var. Ancak anlatacaklarım bile İtalya' yı anlatmaya yeter mi henüz emin değilim...


Öncelikle İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı' ndan direk uçuş ile 2 saat 10 dakikalık bir mesafede varabileceğiniz, İtalya'nın güzel şehri; Bolonez' in ana vatanı ve biz öğrencilerin sıklıkla 'Bologna süreci' olarak adına aşina olduğumuz Bologna ile başlayalım yola. 

Saatler Türkiye saatine göre 1 saat erken. Bu nedenle gidiyoruz gidiyoruz, bu uçuş neden bitmiyor, ne zamandır uçuyoruz demeyin:) Heyecanlı bir yolculuktan sonra İtalya sınırlarına adım atınca, Bologna' da sizi (her bir İtalyan şehrinde olduğu gibi) pizza kokulu sokaklar, fırından yeni çıkmış kek kokuları ve mükemmel dondurma tezgahları bekliyor oluyor. Yani İtalya' ya gidiyorsanız unutun diyeti falan, bu lezzetlerden mahrum kalmayın. 


Tramisulu, nutellalı hatta Kinder Bueno'lu dondurma bile var! Benim gibi dondurma aşığı iseniz, bu tezgahların önünde gözleriniz açılır:)


Şehrin en meşhur içkisi, yukarıda görmüş olduğunuz kırmızı renkli Spritz adlı içki. İtalyan zeytinleri ile servis edilen Spritz, biraz mayhoş ve acı bir tada sahip. Giderseniz içmeden gelmeyin sakın.





Paskalya yaklaştığından, her pastahanenin vitrinlerinde süslenmiş yumurtaları görmeniz mümkün. 



Ayrıca Bruschetta, Ravioli, Lazanya ve Spagetti gittiğiniz zaman, lezzetli pizzalar dışında yerinde tatmanız gereken lezzetlerden sadece birkaçı... 

Bu kadar yemeğin size getireceği kilolardan da pek fazla korkmayın derim. Çünkü neredeyse tüm şehri yürüyorsunuz... Taksi sayısı pek fazla olmadığından, en az yarım saat taksi çevirmek için bekleyebiliyor ya da uzun zaman aralıklarında geçen otobüslerden faydalanabiliyorsunuz. Ancak yürüyerek şehri dolaşmak, ulaşım araçlarını beklemekten daha cazip...

Bologna tam bir öğrenci şehri denebilir. Değişik gelenekleri ve sabaha kadar süren eğlence hayatı, öğrencilerin şehirdeki hakimiyetinin bir kanıtı. Gittiğimiz zaman aralığı, üniversite mezunlarının okul bitim zamanlarına denk geldi. Yollarda, kafalarına zeytin dallarından taç takarak kendilerini belli eden mezunlara sıkça rastladık böylelikle:) Her öğrencinin, kendine özel mezuniyet günleri varmış ve okul avlularında arkadaş, aile ya da çevrelerine bir konuşma yaparak mezuniyetlerini ilan ediyorlarmış. Daha sonra kafalarına 'taç'larını takarak sokaklarda geziyor, arkadaşlarının kendilerine verdikleri cezalar doğrultusunda akşamı ediyorlarmış:)


Örneğin bu kızcağıza bütün gün dondurma yeme cezası verilmiş. Arkadaşlarının, dondurmacının önüne yaptığı kürsüden adım atıp dışarı çıkamadığı gibi dondurmaların biri bitmeden, diğeri geliyor önüne.


Tabi, her ceza bu kadar masum değil. Örneğin, yukarıda epilasyon aleti ile poz veren bu kız da bir mezun:) Arkadaşları, kızın böyle çekilen fotoğraflarını bastırarak tüm duvarlara asmışlar:) Üstelik kıza da fotoğraflarını verip, görmeyen diğer insanlara da tek tek dağıtmasını istemişler. Arkasında kaçışını engellemeye çalışan büyük bir arkadaş topluluğu olan bu kızcağıza üzülmedim desem yalan olur:(



İtalya sokaklarında, özellikle Bologna' da en çok ilgimi çeken küçücük arabaların şehre nasıl da güzel yakıştığı ve iki adımda bir rastladığınız, para dilenen her evsizin mükemmel bakımlı ve özenerek giydirilmiş köpekleri:) Bu güzel iki manzara ile sizi baş başa bırakıyor, beş günlük İtalya macerasını bir yayına sığdıramadığımdan yeni bir İtalya yayınında sizinle tekrar görüşmeyi diliyorum... Venedik, Floransa ve Verona postlarında, bu hafta görüşmek üzere, 

Ciao! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...